top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıDr. Ceyhun Emre Doğru

Jeo-ekonomik Dünyaya Hoş Geldiniz!

Strateji Katında sürekli vurguladığımız konulardan biri şu: bildiğimiz küresel sistemin sonuna geldik. Artık ekonomik politiklar, yatırım kararları, piyasa hareketleri şirket yöneticilerinin tekelinde değil. Çünkü dışsal faktörlerin, jeo-politik etkilerin çok daha fazla hissedildiği bir dönemden geçiyoruz.


Önceki bölümleri takip edenlerin zaten bildiği gibi, küresel sistem öyle bir değişiklik geçirdi ki, yatırım ve ticaret kararları dahi devletlerin gözetimine geçmiş durumda.

Ekonominin, piyasanın ve jeopolitik dengelerin iç içe geçtiği bu duruma geo-economics ya da jeo-ekonomi diyebiliyoruz.


Gelin bu bölümde jeo-ekonomi nedir buna yakından bakalım, ve karar vericilerin neler yapması gerektiğin beraberce değerlendirelim.


Jeo-ekonomik dünyaya hoş geldiniz!


Evet girişte bildiğimiz küresel sistemin sonuna geldik demiştim. Önce neydi bu bildiğimiz sistem, onu hatırlayalım. Kabaca 1970’lerden 2008’e kadar sürmüş olan ve adına Great Moderation (Büyük Moderasyon denilen) dönem. Bu dönem özellikle gelişmiş ekonomilerde düşük enflasyon, stabil büyüme ve istihdam artışı olarak varoldu.


Ayrıca bu dönemin bir başka özelliği daha vardı: piyasaların mutlak hakimiyeti. Yani piyasa mekanizması ve piyasa oyuncuları ekonomik güçlerinden faydalanarak verilen kararların büyük çoğunluğunu etkiliyorlardı.


Artık bu dönem bitti. Neden? Çünkü birkaç gelişme küresel sistemi kökünden sarstı. Başlangıç 2008 finansal kriziydi. Bu krizle beraber toplumsal hareketler, gelir dağılımındaki eşitsizlik çoğaldı. Devamında, hepimizin malumu Covid pandemisi. Kendisi bir jeopolitik kriz olmamakla beraber tedarik zincirlerinde kırılma gibi jeopolitik sonuçlara yol açtı. Bir diğeri, şu anda en fazla gündemde olan, ABD ve Çin arasında yükselen gerginlik ve teknoloji mücadelesi. Bu mücadele devletlerin ekonomik ve ticari konuları birer mücadele aracı haline geldi. Son olarak ise, son dönemde yaşadığımız iki büyük bölgesel çatışma, yani Rusya-Ukrayna ve İsrail - Hamas savaşı. Ve tabii ki diğer kritik bölgelerde de benzer krizlerin çıkma ihtimali.


Şimdi bunlara bakıp devletlerin ve piyasa aktörlerinin hiçbir şey olmamış gibi hareket etmesini bekleyemeyiz.


Nitekim bugün devletin ekonomideki ağırlığının arttığını alınan politikaların şirketlerin kararlarını nasıl etkilediğine şahit oluyoruz. Yok öyle artık istediğin yere istediğin ürünü satmak. Mesela kritik bir teknoloji üretiyorsanız, örneğin çip gibi önce devletin iznine tabisiniz. Ya da istediğin yere yatırım da yapamıyorsunuz. Başka şirketlerin sizin şirketinizi satın alma teklifleri bile devlet kurumlarının gözetiminden geçiyor.


İşte bu yeni dünya düzenine jeo-ekonomi diyoruz.


Nedir jeo-ekonomi? Çok basit ifadeyle, jeopolitik, strateji ve ekonominin bir arada değerlendirildiği bir disiplindir. Devletler ve şirketler jeo-ekonomik gelişmelere bakarak geleceğe dair öngörülerde bulunabilirler, ve kendi hamlelelerini planlayabilirler.


Jeo-ekonominin ne kadar önemli hale geldiğini jeopolitik analistler değil, artık küresel finansal sistemin başındaki yöneticiler de ifade ediyor.


Örneğin ABD Merkez Bankası yaptığı açıklamada, artan jeopolitik gerilimlerin, yüksek enflasyon ve yavaş büyüme risklerinin arttığı bir ortamda küresel finansal sistem için bir tehdit oluşturduğu uyarısında bulundu. Nerede yaptı bunu? Yılda iki kez yayınladığı Finansal İstikrar Raporu'nda, Orta Doğu'daki çatışmaların ve Ukrayna'daki savaşın şiddetlenmesi ya da başka yerlerde gerginliklerin ortaya çıkması durumunda "küresel piyasalara geniş çaplı olumsuz yayılma" potansiyeline işaret etti.


Raporda, "Bu çatışmaların tırmanması ya da diğer jeopolitik gerilimlerin kötüleşmesi, özellikle tedarik zincirlerinde uzun süreli aksaklıklar ve üretimde kesintiler olması durumunda, ekonomik faaliyeti azaltabilir ve dünya genelinde enflasyonu artırabilir" denildi.


Ayrıca Fed Başkanı Jay Powell da yaptığı açıklamada jeopolitik gerilimlerin "küresel ekonomik faaliyet için önemli riskler teşkil ettiği" ve "oldukça belirsiz" sonuçlar doğurduğu uyarısında bulundu.


Peki başka kim var?


JPMorgan Chase CEO'su Jamie Dimon geçtiğimiz hafta içinde bulunduğumuz dönemin "dünyanın on yıllardır gördüğü en tehlikeli dönem" olabileceği uyarısında bulundu. Ve” Bence jeopolitik, başa çıkmamız gereken olağanüstü bir mesele" dedi.



Son olarak bazı rakamlar vereyim, böylece meselenin boyutu daha net anlaşılsın. Jeoekonomi, dünyanın en büyük şirketlerinden bazılarının yatırımcı görüşmelerinde ve kurumsal dosyalarında giderek daha fazla ön plana çıkıyor. Bloomberg’in analizine göre, BlackRock. gibi Wall Street devlerinden Coca-Cola. ve Tesla. gibi tüketici devlerine ve 3M. gibi endüstriyel şirketlere kadar S&P 500’ün CEO’ları 2023 yılında "jeopolitik" kelimesini neredeyse 12.000 kez, yani sadece iki yıl öncesine göre neredeyse üç kat daha fazla kullanmışlar.


Peki, tüm bu alt üst oluş ve öngörülemezlik içerisinde karar vericiler ne yapmalı? Özellikle üst düzey yöneticiler ve CEO’lar için cevaplanması gereken soruları başında bu geliyor.


Şimdi öncelikle şunu teslim etmek lazım. Jeo-ekonomik gelişmelerin iş ve yatırım ortamına etkisini öngörmek o kadar kolay bir şey değil. Bugüne kadar yapılan akademik araştırmalar da bunu gösteriyor. Zira örneğin bazı çatışma dönemlerinde piyasalar olumsuz etkilenmezken, bazı jeopolitik gerginliklerin faturası büyük olabiliyor. Burada dikkat edilmesi gereken temel unsur, risk primi. Yani jeo-ekonomik gelişmeler herhangi bir assetin risk primini nasıl etkiliyor ona bakmak lazım.


Bunun için birkaç endikatör her zaman göz önünde bulundurulmalı. Örneğin söz konusu gelişmeler petrol ve doğalgaz gibi kritik emtiaların tedariğini etkiliyor mu? Ya da bu gelişmeler hali hazırda ekonomik belirsizliklerin olduğu bir döneme mi denk geldi (mesela şu anda olduğu gibi) dolayısıyla tüketimi ve ekonomik büyümeyi azaltıcı etkiye sahip olabilir mi? Peki bu çatışmanın olacağı biliniyor muydu ve piyasalar popüler tabirle “fiyatlamış mıydı” yoksa bir anda mı ortaya çıktı? Ve birkaç günlük bir meseleden mi bahsediyoruz yoksa bütün dengeleri değiştirecek ve uzun dönemli etkileri olacak bir dinamikten mi?


Tabii tüm bunlar matematiksel olarak ortaya konması kolay olmayan denklemler. Fakat temel göstergeleri iyi okumak, gazete manşetlerini değil olayların arkasındaki dinamikleri anlamak mutlaka faydalı olacaktır. Zaten açıkçası, jeo-ekonomik dünyada başka fazla bir seçeneğiniz de yok.

6 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page