top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıDr. Ceyhun Emre Doğru

Duygularımız Rasyonel Düşünmeyi Engeller mi?

Rasyonelliğe dair hakim anlatının bize dayattığı temel argümanı şu şekilde özetleyebiliriz: kararlarımız, beynimizin rasyonel olguları değerlendirdiği ve sonuca vardığı bölümünde verilir. Orada duygulara yer yoktur. Beynimizin rasyonel tarafı ile duygusal tarafı arasında kesin bir ayrım vardır. Dolayısıyla rasyonellik ve duygular bir arada var olamaz. Aralarında herhangi bir etkileşim bile yoktur. O nedenle duygunun olduğu yerde rasyonellikten söz edilemez.


Rasyonellik ile duygular arasındaki ilişki karar verme üzerine yazılan hemen her kitapta bir yönüyle ele alınır. Ancak ileri sürülen fikirlerin büyük çoğunluğu duyguların karar vermeyi olumsuz şekilde etkilediği ve rasyonelliğin koşulsuz bir şekilde yüceltilmesi gerektiği önermesine dayanır. Bu yaklaşıma göre, duygular akıl yürütme süreçlerimizi sekteye uğratır. Daha kötü kararlar vermemize neden olur. Bu nedenle bir konuda karar verirken duygulardan mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Hatta “duygularına yenik düşmek” küçümsenmesi gereken bir durumdur.

Bu yaklaşımı iki açıdan sorunlu buluyorum. Birincisi, duygular ve akıl arasında bu kadar kesin bir ayrım yapmanın hakikatle uyuşması mümkün görünmüyor. İnsan denilen canlının duygularından tamamen arınması her şeyden önce evrimsel döngümüze aykırı. Eğer bizden önce yaşayan insanlar eğer “korku” duygusuyla karar verip hareket etmeselerdi, bugün muhtemelen insan türü yeryüzünden silinmiş olacaktı. İyi ki atalarımız yırtıcı bir hayvan gördüklerinde onun gerçekten bir tehlike anlamına mı geldiği yoksa duygularına yenik mi düştüklerine dair rasyonel bir tartışmaya girmemişler! İkincisi ise, tamamen kendi kültürümüzle ilgili. Türkiye’de yaşayan herkes duygusal faktörlerin insanların davranışlarını nasıl etkilediğini bilir. Hatta bölgesel ayrımların bile farkındadır. Bir Karadenizli ile bir Egelinin günlük kararlarını nasıl verdiğine bakın, ne demek istediğimi anlayacaksınız. O nedenle uluslararası literatürdeki yaklaşımları incelemek, ama genel kabul görmüş ezberlere teslim olmamak gerekiyor.


Dolayısıyla gelin biz kendimize başka bir yol çizelim. Duyguların kararlarımız üzerindeki etkisini yadsınamaz bir olgu olarak kabul edip, bunu “iyi” ya da “kötü” gibi normatif bir değerlendirmeye tabi tutmadan inceleyelim. Böylece duyguların muhakememizdeki rolünü kavrayıp kararlarımızı daha etkili ve doğru hale getirmek için nasıl faydalanabileceğimize odaklanalım.

5 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page